Ne zamandır yazmıyorum, yazmak istiyorum ya da istemediğim de oluyor. Üşendiğim de oluyor; okuyup izleyip biriktirdiğim de. Netice de dolmuş taşmış bir bir yazar değilim. Nacizane bir blog yazarıyım. Ancak bugün yazmadan duramadım.
Evet, bugün Babalar Günü. Bizim en kıymetlilerimizden olan canlarımızın günü. Kutlayalım, nitekim kutluyoruz da fakat gözümüze sokmayalım. Sinirliyim ve kızgınım. Yazıma bir giriş yapamayacak kadar hem de. Sabahtan beri sosyal medya hesaplarımda bir yapış yapış, bir vıcık vıcık Babalar Günü kutlama ve anma etkinliği var. Methiyeler düzüp dünyanın en kıymetli ve adam gibi adam(!) babasının kendilerinde olduğuna dair açıklamalara girişmiş durumda arkadaşlarım. Özellikle gitgide lümpenleşen Facebook bu konuda başı çekiyor.
Yahu ayıptır, el insaf! Babası olmayanlar var orada. Babasını küçük yaşta trajik biçimde kaybedenler-ki baba kaybı nasıl olursa olsun illa trajiktir- ya da babasını hayatında hiç görmeyenler var. Veyahut hayatında evlat sevgisi yaşayamamış insanlar var. Çok şükür babam sağ. Birçok arkadaşımın babası da sağ. Allah'ta uzun ömürler versin ammavelakin bu açık ve net görgüsüzlüktür.
Evet, babaları müthiş insanlar bu arkadaşlarımın; ancak keşke o müthiş babalar, anneler - anneler gününde de müthiş anneler- bu arkadaşlara biraz görgü ve empati öğretselermiş. Çağımızın müthiş kavramlarından birisi de "empati" halbuki. Sorsan herkes sadece kendi çevresine değil, tüm dünyaya empati ile bakıyor. Çin'deki köpek festivaline karşı çıkıyor, Arakan müslümanlarına üzülüyor, Orlando vb. katliamlara karşı çıkıyor. Hepsi reklam, hepsi gösteriş!!
Hepsi basit birer sempatiden, "Ay canım, vah vah!" duygusundan ibaret. Çoğunun Babalar Günü paylaşımları da samimi değil; diğer birçok paylaşımları gibi. Ancak özellikle Facebook'un iyice bir mahalle ortamına ve dönmesiyle insanlar da eşine, dostuna-küs olup da arkadaş sayısı düşmesin diye arkadaşlıktan çıkarılmayan-akrabasına inat ultra-mutlu görünüyor. Yiyor, içiyor; kocasıyla mutlu; çocuğu desen dahi; karakteri zaten evliyalık! mertebesinde ve hep nedense o sırtından vurulmuş; kimseyi satmamış, satılmış; aşkların en yücesini yaşayıp sevdi mi tam sevenlerden olmuş!
Bu çılgın gösteriş ve riyanın ortasında izleyip gülmemek elde değil. Çoğunlukla gülüyorum da zaten. E sinir olduysan kapat kardeşim feys'ini de diyebilirsiniz; ancak sevdiğim futbol takımını; sevdiğim bir sanatçının konserini, yeni albümünü; ya da sevdiğim bir dostumun sahici mutluluğunu da görmek de istiyorum. İnsanlara da saygı duyuyorum alabildiğine; ancak böyle günlerde en azından dilimizden düşürmediğimiz "empati" kavramına müdahil olabiliriz biraz. Onu da boşver İslam dinindeki en manevi aydayız. Nefsimizi köreltmenin hazzını yaşamaya çalıştığımız zamanlardayız.
Esas sorun bence şu: İnsanlar, ellerindeki makineler kadar zeki değil !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder