Yakın gelecekte bir din imparatorluğuna dönüşen Amerika'da suçlular işledikleri suçlara göre derilerine enjekte edilen serumla renk değiştirmektedir. Toplumdaki suçlular; sarı, yeşil, kırmızı deri renkleriyle gettolarda yaşamaktadırlar. Kürtaj büyük bir suçtur, kahramanımız Hannah Payne'de kürtaj suçu işlemiş ve kırmızı renkte 16 yıl boyunca yaşamaya mahkum edilmiştir, 1 aylık hücre cezasının ardından. Yaşadığı zorlukların ardından bir yol hikayesiyle, Kanada'ya doğal rengine dönmek için yolculuğa çıkar.
Öncelikle Teksas'ın seçilmesi yazar tarafından bilinçli yapılmış. Teksas, bildiğimiz- tv'lerden gördüğümüz-kadarıyla Amerika'nın en muhafazakar eyaleti. Bir de renk değişimi, Amerika'da siyahlara uygulanan baskı yıllarına atıfta bulunuyor.
Hannah, çoğu distopyadaki gibi erk tarafından pasifleştirilmiş, otoriteye karşı herhangi bir isyanı olmayan , salt bireyci bir kurtuluş peşindedir ve ne yazık ki bize herhangi bir umut ışığı yakmıyor.
Peki, karakter çok baskın değilse ayrıntılı totalitarizm betimlemeleri görmek istediğimizde de maalesef ki yazar yine bizi doyuramıyor. Erk/otorite- birey ilişkisine ilişkisine ilişkin pek fazla bir yorum da göremiyoruz. Ki bir distopyada benim en fazla ilgimi çeken kısımlardır.
Yakın gelecek olup biraz belirsiz bir atmosferdeyiz. Yakın geleceği de yazar bize elektrikli arabalar üzerinden iletmekte. Vogue dergisi- ne ilgisi varsa- hala yaşamakta.
Distopyamız, bir yerden sonra ise kahramanımız Hannah Payne'nin kaçış hikayesine dönüşmekte ve adeta macera romanı havası vermekte.
Yazar, böyle ağır ve yazması zor bir türde maalesef bu romanıyla benim gözümde sınıfı geçemedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder