Belki bu dünyada yanar insan, bu dünyada yanıp cezasını çekip ahrette mutlu olacaktır. Mümkün müdür ?
Tanrı görür muhakkak izler ve acır, der ki: "Bu dünyada çekti cezasını, artık öbür dünyada çekmesine gerek yok." Olamaz mı, Tanrı'nın merhameti bol değil miydi zaten ?
Yokluğa inanmaya onunla başlamadık mı, ilk inandığımız o değil miydi ? Sonrasında da bütün boşluklarda onun varlığını aramadık mı ? Her acıya ondan sürüp bi parça kesmedik mi sancıları ? Gördüğümüz rüyaları ondan bi işaret saymadık mı ? Umudun eş anlamlısı kabul etmedik mi ? Sendendir demedik mi geleni de gideni de ? Her işe adını anıp başlamadık mı ?
Niye o zaman bunca acı, hüzün, keder ?
Irmakların altından aktığı billur köşklerin, tuba ağaçlarının, hurilerin, huzurun, hoşgörünün, sevginin olduğu yerdeyse vaadedilen o güzel cennet;
Al bizi de yanına kanalım sana.Senden geldik zaten sana dönelim. Huzura, hoşgörüye, sevgiye kavuşalım da en başta Sana kavuşalım. Bitsin bu "bir elma ısırığı"nın asırlardır süren cezası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder