Yarın
Türkiye’de fırıncılar çalışmasa milyonlarca insan aç kalırdı. Yarın
otobüs sürücüleri grev yapsa on binlerce insan gitmek istedikleri
yerlere gidemezdi. Yarın sağlık çalışanları işlerini bıraksa, yüz
binlerce insan sağlık hizmeti alamaz, ciddi hastalığı olan hastaların
yaşamı tehlikeye girerdi. Bütün bu aksaklıklar “hemen” olurdu.
Peki yarın edebiyat yasaklansa ne değişir? Artık roman, öykü ya da şiir yazılmasa bugünden yarına ne kaybederiz?
Yanıt bellidir: Gözle görünür bir kaybımız olmaz. Edebiyat yasaklandığında ne aç kalırız, ne de buna benzer bir mağduriyetimiz olur. Çoğu insanın yaşamında edebiyat zaten yoktur, hiç olmamıştır. Edebiyatın yasaklanması, Türkiye’deki birçok insan için “Yeni Zelanda ormanlarında piknik yapmanın yasaklanması” kadar anlamlıdır.
Yanıt bellidir: Gözle görünür bir kaybımız olmaz. Edebiyat yasaklandığında ne aç kalırız, ne de buna benzer bir mağduriyetimiz olur. Çoğu insanın yaşamında edebiyat zaten yoktur, hiç olmamıştır. Edebiyatın yasaklanması, Türkiye’deki birçok insan için “Yeni Zelanda ormanlarında piknik yapmanın yasaklanması” kadar anlamlıdır.
HOŞLANDIM, O HALDE İYİDİR!
Bir diğer insan grubu ise edebiyat diye “pop edebiyat” olarak isimlendirilebilecek kitapları bilir. Yılda okunan üç-beş kitap Dan Brown, Adam Fawer, Grinin Elli Tonu gibi çok satanlar ya da kişisel gelişim türü kitaplardır. Bu okur tipi yaşamında hemen hiçbir edebi eser okumamıştır. Bu gruptaki okur için kitapları değerlendirme ölçütü “hoşlanma” ya da “hoşlanmama”dan ibarettir. Bir roman kolay okunuyor veya sürükleyici ise “iyi”dir.
Bir diğer insan grubu ise edebiyat diye “pop edebiyat” olarak isimlendirilebilecek kitapları bilir. Yılda okunan üç-beş kitap Dan Brown, Adam Fawer, Grinin Elli Tonu gibi çok satanlar ya da kişisel gelişim türü kitaplardır. Bu okur tipi yaşamında hemen hiçbir edebi eser okumamıştır. Bu gruptaki okur için kitapları değerlendirme ölçütü “hoşlanma” ya da “hoşlanmama”dan ibarettir. Bir roman kolay okunuyor veya sürükleyici ise “iyi”dir.
Hiç
kitap okumayan ilk gruptan esasta bir farkları yoktur; sadece
edebiyatla ilgilendiklerini, roman okuduklarını zannederler. Estetik
bilincin şekillenmesi bakımından edebiyatın yasaklanmasının bu iki insan
grubu üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır.
SANAT GEREKLİ MİDİR?
Sanatın insan üzerindeki etkileri bugünden yarına, günler ya da aylar içinde ortaya çıkmaz. Sanat, insanın kavrayışını, dünyayla olan temasını, nesnel gerçeklikle olan ilişkisini şekillendirir. İnsan nesnel gerçekliği doğrudan algılayamaz. İnsanla nesnel gerçeklik arasında binlerce dolayım vardır. Sanat işte bu ilişkiyi etkileyen çok etkin bir araçtır.
Sanatın insan üzerindeki etkileri bugünden yarına, günler ya da aylar içinde ortaya çıkmaz. Sanat, insanın kavrayışını, dünyayla olan temasını, nesnel gerçeklikle olan ilişkisini şekillendirir. İnsan nesnel gerçekliği doğrudan algılayamaz. İnsanla nesnel gerçeklik arasında binlerce dolayım vardır. Sanat işte bu ilişkiyi etkileyen çok etkin bir araçtır.
Bir
roman, bugünden yarına insanın hiçbir şeyini değiştirmese de uzun
vadede insana karışır ve dünyayı algılamasını açıkça şekillendirir.
İnsan duyarlılığını yontmakta, ruhunu şekillendirmekte sanat ve
edebiyattan daha etkili bir yöntem yoktur.
1970’lerde
çoğu vahşice öldürülen o kuşağın gösterdiği toplumsal duyarlılıkta
büyük bir pay edebiyata aittir. Sosyalizm ile ilgili hemen hemen hiçbir
kitabın çevrilmediği, çevrilenlerin yasak olduğu bir dönemde
İstanbul’dan, Ankara’dan kalkıp Hakkari’ye köprü yapmaya, Varto’da
depremde ev yapmaya hangi itkilerle gittiler? Bunun kaynağı
azımsanmayacak derecede edebiyattı; bu insani duyarlılığa politikadan
çok edebiyat aracılığıyla ulaşmışlardı. Hiçbir siyasal kitap, hiçbir
slogan, hiçbir ajitasyon bir insana bu kadar büyük fedakarlıkları
yaptıramaz. Bu olanaksızdır.
SANAT NE İŞE YARAR?
İnsan bir kültür varlığıdır. Estetik bilinci, insanın doğuştan sahip olduğu bir özellik değildir; edinmek için uğraşması, emek harcaması gerekir.
İnsan bir kültür varlığıdır. Estetik bilinci, insanın doğuştan sahip olduğu bir özellik değildir; edinmek için uğraşması, emek harcaması gerekir.
Sanat,
insanın estetik bilincini şekillendirir. Boyun eğmek ya da isyan etmek;
işte bütün bunlar estetik bilincin ürünleridir. Bütün bunlar, insanın
nesneyle kurduğu ilişkiyi şekillendirme kavgasıdır. Toplumun estetik
bilincini şekillendirmek için amansız bir kavga vardır. İşte bu nedenle
topluma, bütün insani duyarlılıkları törpüleyen, yok eden bir sanat
anlayışı pompalanmaktadır.
SERMAYENİN KÜLTÜRE İLGİSİ
Neden bankalar, büyük holdingler, para yatıracakları çok daha karlı alanlar varken ve büyük olasılıkla zarar ettikleri halde yayınevleri kurar, sergiler açar, ödüller dağıtır? Çok hayırsever olduklarından mı? Kültür endüstrisinin aygıtları topluma neden hep aynı tip sanat anlayışını pompalar? Egemen ideoloji, galerilerde ne göreceğinizle, sinema salonlarında ne izleyeceğinizle, odanızda ne okuyacağınızla neden bu kadar ilgilidir?
Neden bankalar, büyük holdingler, para yatıracakları çok daha karlı alanlar varken ve büyük olasılıkla zarar ettikleri halde yayınevleri kurar, sergiler açar, ödüller dağıtır? Çok hayırsever olduklarından mı? Kültür endüstrisinin aygıtları topluma neden hep aynı tip sanat anlayışını pompalar? Egemen ideoloji, galerilerde ne göreceğinizle, sinema salonlarında ne izleyeceğinizle, odanızda ne okuyacağınızla neden bu kadar ilgilidir?
Dünyaya
nasıl baktığınız onları doğrudan ilgilendirir çünkü. Gördükleriniz,
izledikleriniz, okuduklarınız size boyun eğdirecek ya da sizi isyan
ettirecektir. Ne dersiniz? Bu kadar ilgilenmekte haksızlar mı?
Taylan Kara
(http://www.aydinlikgazete.com/kultursanat/edebiyat-yasaklansa-ne-degisir-h67627.html)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder