16 Nisan 2015 Perşembe

YAZABİLMEK

  Yazmayı bilmek için okumalı insan. Biriktirmeli, biriktirmeli ve öyle yazmalı. Birikim; zaman zaman yılları alır, zaman zaman ise azalır, tükenir, yeniden biriktirmek gerekir. Yine Samuel Jackson'ın, "Bir kitap yazmak için yarım kütüphane okuyunuz." sözünü duruma uyarlayıp bir blog yazmak için en az çeyrek kütüphane okuyunuz, derim bende, Nam-ı diğer "Yolunda Gitmeyen Adam" olarak. Bir çeyrek kütüphane okumuşumdur herhalde de yazmaya yeter mi yetmez mi bilmiyorum. Üç yıldır sürdürdüğüm yazma eylemimde, aman aman kimse beni tanısın diye uğraşmadım, günlük kaç tık aldım peşinde koşmadım; ara sıra baktım, yalan değil. Sosyal medya hesaplarımda yazılarımı paylaşıp  "entelim ben entel" mesajı verme kaygısı duymadım. Ha, bunları yapanları da kınamıyorum, eleştirmiyorum. Söylemek istediğim yazma eylemimin  bireyci ve biraz da kendi iç dünyamla ilişkili. Yani yazmak istersem yazıyorum istemezsem yazmıyorum. Üşenirsem mutlaka yazmalıyım, dediğim bir konuyu da yazmadığım oluyor. Ki en az 30-40 konu atlamışımdır üşenip. İşte son 3-4 aydır yazma eylemimin biriktirme dönemindeydim; yazmadım, yazmak istemedim belki de. Okudum bolca. Kitaplarla, dergilerle haşır neşir oldum bolca. Üç yıldır emek verdiğim bu sayfamı da sanal alemin geri dönüş kutusuna atmak istemedim. Bundan sonra sık sık yazarak yine sayfamda kendimce güzel, dişe dokunur yazılar paylaşmaya devam ederim.
 Benden gelsin bu akşama:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder