Son ana kadar mücadele vardı, umut vardı; ama olmadı kaybettik biz severken. Son sahnem vardır ki benim de aklımda eğer ki çekersem ben de bi film "Ah Müjgan Ah" gibi yıllar sonra bile içini dağlardı insanın. Anlatayım kısaca:
Gitme, dedim hala giderken bile. Halbuki çoktan eşyalarını toplamıştı bile evden. Laf olsun torba dolsun diye gelmişti. Gidiyordu gözümün nuru; uykum, ışığım, aydınlığım, simsiyahım. Öğle üzeriydi. Saat tam birdi. Bir bahar günüydü. Aydınlıktı, bulut yoktu gökyüzünde. İçimde ne bahar vardı ne de aydınlık. Ardına bile bakmadı, Çöktüm dizlerimin üstüne, sonra yığıldım, düştüm. Numaradan değil, dermanım kalmamıştı ağlamaktan. Kapıdan çıkıyordu, bense ölüyordum sanki. [Başım yana eğik yerde yattığım için bu sinematografik açıdan başarılı sahneyi yana yatık izliyordum. Filmde de aynısını kullanacağım:) Dramsa tam dram. Realizmse tam realizm:) ]
Gitti işte öyle...Bir çocuk masumiyetiyle bakarken ben birden kayboldu. Müjgan geri döndü; biz dönmeyiz, dönemeyiz. Ha paraya ha başka nedenlere bağlı olsun, gidiş gidiştir işte. Ne Müjgan olmaya ne Hüsnü gibi sevmeye mecalim var.
Yorgunum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder