17 Temmuz 2014 Perşembe

TAHATTUR/ VESİKALI YARİM

Alnımdaki bıçak yarası
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigârın;
"İki elin kanda olsa gel" diyor
Telgrafın;
Nasıl unuturum seni ben,
Vesikalı yârim?

                           Orhan VELİ

 Keşke bu dizelerde kalsaydı bu şiir. Belki hiç yazılmayabilirdi de. Neden mi böyle saçmalıyorum; şimdi gel bu şiiri oku, sonra git Ö. Lütfi AKAD'ın 68 yapımı "Vesikalı Yarim" filmini izle. İzle ki ne izle...Halil ile Sabiha'nın olduramayacakları imkansız aşklarını izle. İzle ki için cız etsin, yaşama sevincini yitir. Bir sanat eseri bu kadar acı verir mi, vermeli mi; ne bileyim işte uğraşsın, araştırsın sanat tarihçileri, filozoflar. Hele ki o Sabiha'nın repliği yok mu;
"Çok eskiden rastlaşacaktık." deyişi alır beni götürür de götürür. Kızarım bazen kendime "Bu Türk filmlerini izleyip de ne buluyorum acaba?" diye, bırak derim; izle Hollywood filmlerini, sonra da ağzını yaya yaya, "Abi, adamlar yapıyor yeaaa" de "Türk sinemasından bi cacık olmaz yeaa" de.
 Belki de suç ne Orhan Veli'nin ne Ö. Lütfi AKAD'ın ne manav Halil'in ne de Sabiha'nın. Suç bizim yaşadıklarımız belki. Bizimle filmle geçmişimiz arasında kurduğumuz bağda.
 Halbuki ters benim yaşadıklarıma bu replik; çünkü, "Çok eskiden rastlaşacaktık." sözü benim içimdeki en büyük yaradır. Çok eskiden rastlamıştım ben insanların en güzeline; fakat kıymet bilemedim, fena çuvalladım. Şimdi istesem de-ki nasıl isterim-bir araya gelemeyiz imkansızdır hem de nasıl imkansızdır.
 Dedim ya çocuktum sen de 13-14 ben diyeyim 23-24 ne fark eder. Saçmaladıktan sonra insan, çuvalla hata yaptıktan sonra elindekinin kıymetini bilemedikten sonra, "Pişmanım." dese kaç yazar. 
 Giden gitmiştir ilk başlarda kıymetini anlamamışsındır; çünkü kendince de birtakım nedenlerin vardır; ama çocuksundur ve bu nedenlerin hiçbiri senin çözebileceğin kadar basit değildir. Kaçmayı, unutmayı tercih edersin; kolay olanı yani sevdiğin ve seni seven kişiyi yüzüstü bırakıp gitmeyi seçersin. Seçersin de aklın çok sonra dank eder; ama nafile, giden gitmiştir.Filmde Sabiha'nın dediğinin aksine keşke-ama defalarca keşke-erken değil de geç rastlasaydık birbirimize derim, bir derin pişmanlık duyarım, bir cigara yakarım, geçer (mi geçmez.)
 Şimdi kazanan o, kendisini hayatta yarı yolda bırakmış birisinden kurtulmuştur.
 Sense kaybedenlerin en sağlamından kaybetmişsindir. Ne diyelim, "Kendi düşen ağlamazmış."
 Peki ya ağlıyorsak onun da çaresi yoktur be.Yitip gitmiştir tüm güzellikler. Ne diyelim, "Allah kurtarsın !!"

 -

16 Temmuz 2014 Çarşamba

SONSUZ MAVİLİKTE

Şimdi sessiziz ,sedasızız
Çıkmaz istesek de
Oysa öyle miydi bir vakitler?
Coşardık çocukca.
Bilmezdik,
En mutlu zamanlarımız olduğunu,
Uzun uzun bakardık,
Sesimiz çıkmazdı,
Konuşamaz, utanırdık.

Çok zaman geçti,
Zaman bizi ezdi.
Bildik sevginin kıymetin,
Sevemedikçe hayatta. 

Aramızda;
Şimdi yollar var, 
Şimdi yıllar var,
Dağlar var; amma,
Denizler yok.
Denizin mavisi var,
Umudu var, içimizde.
Belki sarılırız birbirimize,
Seyrederiz birlikte.
Sonsuz mavilikte,
El ele;
Tenlerimiz lekeli, 
Ellerimiz buruş buruş...
 
Sonsuzluk, mavilikte;
Biz, sonsuzlukta;
Birlikte...


7 Temmuz 2014 Pazartesi

Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile..
Seni ben geçerken,
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ”O” geçiyordur.
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
                                                                    Turgut UYAR

6 Temmuz 2014 Pazar

BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY

Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer, ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava..

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
Ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..
               Can YÜCEL