3 Ekim 2016 Pazartesi

Kocişler ve Masal Evler Kişilik Bozukluğu Belirtisi

Pembe bir kurdela ile sarılmış bisküvi, fiyonk yapılmış domates, yine kurdela ile sarılmış mısır ve bu kocişko akımının zirvesi diyebileceğimiz dantele sarılmış tost…
ekran-resmi-2016-09-22-11-06-40
Tüm sosyal medya mecraları bu fotoğraflar ile dolup taşmaya başladı. Çoğu yeni evli genç kadınlar “sunum” çılgınlığıyla, Alice Harikalar Diyarı’na benzettikleri pembe, mavi renklerle dolu evlerini ve yemeklerini paylaşıp duruyorlar.
Bir grup sabah akşam hayatını süslemeli sofralara ve bunların fotoğrafını paylaşmaya adarken, bir grup insan da garipseyerek izliyor.
Peki, bu mutluluktan ayakları yerden kesilmiş, adeta masallarda yaşanan hayatlar gerçek mi? Daha önemlisi sağlıklı bir ruh hali mi?
ekran-resmi-2016-09-22-11-07-01
TOPLUMA DUYARSIZ “LA BELLE INDEFERANS” SENDROMU
Psikiyatrist, Prof. Dr. Arif Verimli bunun nedeninin cam fanusta, dış dünyanın kötülüklerinden uzak büyütülmek olduğunu söylüyor. Bunun sonucu olarak da dış dünyaya karşı duyarsız, toplumsal sorunları umursamayan “La belle indifference” da denilen güzel aldırmazlık sendromu ortaya çıkıyor.
57e25500c03c0e0cb08ac17a
DIŞ DÜNYADAN BİHABER, DUYARSIZ
Prof. Dr. Verimli bu hayat tarzının bir kişilik bozukluğu olabileceğini de söylüyor, “Batıda *Kitsch diye bir terim vardır.
Türkçe’de tam karşılığını ben bu kızlarda buldum. Bu sunumlar öncelikle komik eğlenceli ama gereksiz ve abartılı. Buna bu kadar çok titizlenen ve birbiriyle yarışan kişiler olduğunu ve ‘Kitsch’leştiklerini görüyoruz. Bu kişilerin çocukken aşırı alkışlandığını, korunduğunu, prenses gibi yetiştirildiğini, öyle kıyafetler giydirildiğini, annelerinin de bunların bir üst sınıfı olduğunu düşünüyorum. Hayalimsi ve masalsı (projeler, düşler, tüyler, kurdeleler) çocuksu yaşantılar histeride, narsizmde, histeriyonik, pasif bağımlı kişiliklerle çok sık görünür. Hayatında çalışma hayatı olmamış dış dünyanın kötülük ve sorunlarından uzak tutulmuş tanıştığı kişi sayısı az yaşamında sadece kendi dünyası olan toplumsal ve evrensel sorunlara duyarlılığı az “la belle indeferans” güzel aldırmazlık sendromudur bu düpedüz.

*Kitsch: Var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.
57e25500c03c0e0cb08ac183
HİSTERİYONİK VE NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUKLARI NASIL KİŞİLİK BOZUKLUKLARIDIR?
Histeriyonik kişilik bozukluğunda hastalar, ilgi odağı olmadıkları durumlarda rahatsız olurlar. Başkalarının yanında cinsel yönden baştan çıkarıcı ve cinselliği çağrıştıran söz ve davranışlarda bulunurlar. İlgiyi üzerlerine çekmek için sürekli fiziksel cazibe ve çekiciliğini kullanırlar, başkalarını etkilemek için yoğun bir çaba harcarlar. Gösteriş yapan, yapmacık, isteklerini çocuksu sesler çıkararak anlatan, tiyatral, cinselliğini kendi çıkarı için kullanmaya ve telkine yatkındırlar. Başkalarının dikkatini üzerlerine çekmek için çabalarlar. Övülmezse huysuzlaşırlar. Övgü görmediği yerde ağlamalar gösterirler. Güvence arayışları sonsuzdur. Çabuk güvenen çabuk aldanan kişilerdir.  Kadınlarda erkeklerden 20 kat daha fazla görülmektedir. Kişiler terapiye ve ya ilaçlı tedaviye yaklaşmak istemezler. Çünkü zaten yaptıklarının bir kişilik bozukluğu olduğunun farkında değillerdir. Hatta hastalıkları tedavi edilerek ellerinden alındığında mutsuz bile olabilirler. Ancak psikoterapide çok güzel sonuçlar alınmakta ve düşük doz ilaç takviyesiyle kişiye yardımcı olunmaktadır. Histeriyonik Kişilik Bozukluğunda yaşın ilerlemesiyle birlikte semptomlar da yavaşlar.
Narsistik kişilik bozukluğunda ise hasta kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşımaktadır. Başarılarını ve özelliklerini anlatır, üstünlük duygusu, grandiyözite, empati kuramama, kendini diğer insanlardan daha üstün ve özel görme, başarı, zeka, akıl, üstünlük gibi konulara kafa yorma, kendini çok sevme, kendine göre, kendi için ve kendi yararına üşünen, kıskanç, kendi çıkarları için başkalarını kullanan, aşırı bencil ve benmerkezci, özel ve eşi benzeri bulunmaz birisi olduğunu savunan, beğenilmek için her şeyi sergileyen, üstün kişi ve kurumlarla ilişkiler kurmayı hak ettiğini savunan kişilerdir. Sevgi, saygı, empati, anlayış ve duygusallık hayatlarında pek yer kaplamaz. Bu bozukluğun yapısı kronik olup tedavisi son derece zordur. Psikiyatristin telkinlerine yatkın değillerdir. Çünkü bir başkasının doğrusunu kabul etmeyi güçsüzlük sayarlar. Tedavisi oldukça güçtür. Bu kişiler aslında yapılarından pek de mutsuz değillerdir. Ancak çevresindekiler için son derece zor bir yapıları vardır.
Kaynak: Hürriyet.com

Güç

Teknolojinin son 100 yıldaki ilerlemesi, birkaç bin yıllık ilerlemenin daha da önünde. 20. yy. ın başında ve ilk yarısında gazetelerde yayınlanan "2000'li Yıllar Nasıl Olacak ?" araştırmalarının ve yayımlarının  daha fazlası gerçekleşti. Jules Verne'in "Aya Yolculuk" kitabının üzerinden bir asır geçti geçmedi, insanoğlu aya ayak bastı.
 Bugün artık evden dışarı adım atmadan tüm işlerimizi halledip alışverişimizi yapabiliyoruz. En uzaktaki yakınımızdan sosyal medya aracılığla haberdar olabiliyoruz. Beğenmediğimiz bu durumu/kişiyi sosyal medya etiketleri aracılığla saniyede linç edebiliyoruz. İnsanların elinde muazzam bir güç var. Güzel ama bunu yararlı kullanmak da çok önemli. Yani çizgi filmlerdeki gibi güç kötünün elinde olmamalı.
Peki kötülük/iyilik ölçütü nedir ?
 Sevdiğimiz-sevmediğimiz kişi ayrımına göre mi ? Hayır, tabii ki de. Güç tamamen bilgiyle alakalıdır. Bilginin tek kaynağı da ne internet ne de tv.dir. Sadece ve sadece kitaplardır. Bakın çevrenizde bu nasıl üniversite bitirmiş, bu nasıl bu mesleğin saibi olmuş, dediğiniz insanlar vardır mutlaka.
 İşte, bunun tek sebebi sadece test çözüp sosyalleşmemiş-bakkaldan ekmek almaktan aciz-çocukların yetişip bu mesleklere sahip olmasıdır. Ülkemizin okuma istatistikleri-aslında olmayan istatistikleri de denilebilir- göz önüne alındığında bu tip diplomalı ama tabiri caizse boş insanların artması işten bile değil. Ellerde cep telefonuyla, etiketlerle, bir şeylerden şikayet edilerek hiçbir yere varamayız. Okuyarak saygı duyarak ulaşabiliriz güzelliklere, doğrulara, ve mutluluğa. Bizi kurtaracak olan kitaplardır.