20 Temmuz 2016 Çarşamba

Jamais vu

 Yaşanmış bir olayı ilk kez yaşıyormuş hissine kapılmak anlamına gelen Fransızca sözcük. Daha popüleri "deja vu"nun karşıtı. sadece psikolojik rahatsızlığı olan kişilerin değil normal bireylerinde yaşayabileceği bir durum. (Öncelikle bu hastalıktan muzdarip olanlar varsa şifalar dileyeyim.)
 Yaşasak güzel olabilecek bir duygu düşüncesindeyim. Tekdüzeliğin içinde heyecan katacağı kesin yaşamımıza. Ayrıca ruhumuzdaki onulmaz yaralar içinde bir tür sağaltma etkisine sahip. Neticede unutmak değil mi, unutabiliriz. Zaten unutmamız gereken çok ağır vakalar var ruhumuzda. Şöyle de denilebilir 'jamais vu' durumuna: Yaşanmışlıkları yaşanmamış saymak. Bu daha güzel ol(ur)du sanki. Hayatımıza girdiğine pişmanlık duyduğumuz insanları gördüğümüzde hiç tanımamış gibi boş gözlerle baksak yürüyüp gitsek umarsızca. Ya da yaşadığımız acıya benzer bir durumla karşılaşınca kendi acmızı hatırlamasak. Gözyaşlarımız hep içimizde kalsa ağlamamaktan kurusa gözlerimiz, yalancı gözyaşı damlaları satın alsak eczanelerden gözlerimizin kurumaması için. Bizi ağlatan her ne varsa her kim varsa gördüğümüz an bir "jamais vu" durumu yaşasak ve ardından bize bakarken gözlerini yakalasak  "Bu kim ya tanıdık mı acaba da böyle bakıyor, desek."
 Bir "jamais vu" ya baksa üzüntülerimiz. Yaşanmışlar yerine yaşanmamışlara üzülmek de tercih edilebilir hatta. Ne de olsa milyon hayalk kırıklığı var hepimizin ruhunda. Bıraktığı maddi manevi izlerle birlikte bizi yaralayan birçok olay. Zaten alkol alanların çoğunun bahanesi değil midir, unutmak için içiyorum diye. Ne güzel olur zihnimizin anlık "jamais vu" ları. Hem belki kötü alışkanlıklar üzerinde de azaltıcı etkisi olur.
 Bir "jamais vu" alıp götürse keşke yitip giden ruhumuzu. Kaybolup gelse onarılmış, çocukluk gibi tıpkı sıfırlanmış olarak.
 "Jamais vu"lara...

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Eleştiri: Osman- Beyazıt Akman

http://mcdn01.gittigidiyor.net/22994/tn30/229941954_tn30_0.jpg
 Yazar- Akademisyen Beyazıt Akman'ın son kitabı "Osman" iki cilt olarak geçtiğimiz aylarda çıktı. Ancak okuma listemde başka kitaplar olduğu için anca okuyup bitirebildim kitapları.
 Beyazıt Akman'ın ilk önce "Dünyanın İlk Günü" sonra da "Son Sefarad" romanlarıyla tanıdık. Şimdi de II ciltlik "Osman" romanı. Yazarı bilenler bilir, romanlarında kahramanların gözünden, farklı bakış açılarından ilahi bir anlatım biçimi vardır.
 "Osman" romanı da böyle: Moğol istilasının ardından; Selçuklunun, Anadolu'daki hakimiyetini yitirmesi, Bizans baskısı, Haşhaşiler, vb. irili ufaklı birçok grubun arasında ayakta kalmaya çalışan minik bir beylik. İşte bu minik beyliğin bir imparatorluğa dönüşmesi için Allah yolunda mücadele veren yiğit Osman Gazi'nin öyküsüne tanık oluyoruz kitapta, II cilt boyunca. Roman; çoğunlukla Osman'ın gözünden olmakla şövalye Mihal, Yunus Emre, Marco Polo ve her kitabında olduğu gibi Amerika'da araştırma yapan Beyazıt'ın gözünden anlatılmakta.
 Gerçekçi karakterlerle, tarihe saygılı uzun ve yıllara yayılmış-4 yıl-titiz bir araştırma sonucu yazılan bu roman yine çok başarılı, yazarın diğer kitapları gibi. Nasıl ki Ahmet Ümit cinayet romanını bu ülkeye sevdirip başlıca yazarı olduysa Beyazıt Akman'ın da tarih romanı alanında aklımıza gelen ilk isim olması işten bile değil. Her ne kadar son yıllarda Osmanlı tarihine ilgi artmış ve art arda kitaplar yayımlanıyor olsa da bunların çoğunluğu pop kitaplar ve Batı tarihçiliğinin dayatması olan haremli, efsunlu oryantalist bakış açısına sahip eserler. İşte yazar tam bu noktada kendi kültürümüzü, özümüzü bize anlatmakta. Yağlı güreşler, okçuluk, Türk çadırları, savaş taktikleri, yaşam biçimleri, dini algılayışları, Türk töresi ve Oğuzlar. Hepsi bu romanda bize anlatılmakta.
 Yazarın eseri bu alandaki zirve eser olan Kemal Tahir'in "Devlet Ana" romanından hiç de geri kalmamakta içerik olarak hatta fazlasını bile sunuyor olabilir; ancak Kemal Tahir'in o muazzam diline yaklaşamıyor. Romanın ve yazarın tüm romanlarındaki tek eksiği de bence bu. Dönemin dilini tam olarak yansıtamaması. Ancak estetik kaygıdan çok akademisyenliğin verdiği etkiyle yazar biraz da öğreticiliği amaçlıyor.
 Her ne olursa olsun alanındaki bu çok özenli hazırlanmış güzel romanı okumanızı öneriyorum.